İslam İnancında İmanın Mahiyeti

 9. Sınıf  – 1. Ünite  (Bilgi ve İnanç)

 

İman sözlükte; doğrulamak, kabul etmek, tasdik edip gönülden benimsemek kesin olarak ve samimi inanmak anlamlarına gelmektedir.

İman terim olarak; Peygamber Efendimizin (s.a.v.) Allah’tan getirdiği kesin olarak bilinen hükümleri (zarurat-ı diniye), dil ile söylemek (ikrar) ve kalben tereddütsüz inanmaktır (tasdik).

Akide; gönülden bağlanılan ve tereddütsüz kabul edilen şey demektir. İslam dininin temel inanç esaslarıdır. İslam inancı dendiğinde, İslam dininde inanılması gereken esaslar anlaşılır. İman, itikad ve inanmak aynı anlamı ifade eder.

İman – Bilgi ilişkisi

Bilgi imanın ilk adımı ve ilk şartıdır. İnanmak bilmeyle başlar. İman etmek için önce o konuda bilgi sahibi olmak gerekir. Fakat sadece bilmek inanmak sayılmaz.

İman – Tasdik ilişkisi

İmanın temeli kalbin tasdik etmesidir. Tasdik etmek, hür iradeyle içten ve kalben inanmaktır. Dinen mü’min sayılmanın yolu da yine kalbin tasdik etmesidir.

İman – İkrar ilişkisi

İkrar, bir şeyi ifade etmek ve dil ile söylemektir. İmanın asıl rüknü kalbin tasdiki olmakla beraber, inancın dille de söylenmesi gerekmektedir. Diğer insanların bilmesi ancak bu yolla olabilir. İmanın bir parçası değil ama insan ilişkilerinin gereğidir. İslam’da diliyle iman ettiğini belirten kişi mü’min ve Müslüman kabul edilir. Hiç kimse ameline bakılarak küfürle veya münafıklıkla itham edilmez.

İmanda esas olan tasdiktir. Tasdik etmenin bulunmadığı bir bilgi iman olmadığı gibi, sadece dille söylemek de iman değildir. Kalben tasdik etmediği halde diliyle inandığını söyleyenleri Kur’an münafık olarak isimlendirmektedir. “İnsanlardan bazıları da vardır ki, inanmadıkları halde «Allah’a ve ahiret gününe inandık» derler.” (Bakara suresi, 8.)

İman – Amel ilişkisi

Amel; iradeye dayalı davranış ve tutum demektir. Başta ibadetler olmak üzere her güzel iş ve davranış salih amel olarak kabul edilir. İslam inanç esaslarına inanmak ayrı şey, ibadetleri ve ahlaki yükümlülükleri yerine getirmek ayrı şeydir. Amel imanın bir parçası kabul edilmez. Farklı sebeplerle dinin emirlerini yerine getirmeyenler veya yasaklarından sakınmayanlar, günahları helal saymadıkları sürece mü’min kabul edilirler. Diğer taraftan Kur’an iman ile ameli hep birlikte zikretmiş ve mü’minleri salih amellere davet etmiştir.

İmanın Taklitten Kurtarılması

İman, bilgiye ve düşünceye dayanmalıdır. Bilgiye dayanmayan iman taklit olarak kalır. Bu sebeple; delillere dayanmayan, aile ve çevreden görme yoluyla iman etmeye “taklidi iman” denmiştir. Şüphe ve tereddüde açık bir durumdur. Taklidi imanın dini ve akli delillerle kuvvetlendirilmesi ve tahkike ulaştırılması gerekmektedir. Bilgi, araştırma ve delillere dayalı imana ise “tahkiki iman” denir.

Ünite Bilgilendirme

  • Zarurat-ı diniye: İslam’da bilinmesi ve inanılması gereken esaslardır. Başta iman esasları olmak üzere Kur’anın açık emir ve yasakları, ameli ve ahlaki hükümleridir.
  • “(Rasul’üm!) De ki; Sizi yaratan, size işitme duyusu, gözler ve kalpler veren O’dur. Ne az şükrediyorsunuz”, ayeti iman-bilgi ilişkisine örnektir. (Mülk suresi, 23.)

SAYFA TESTİ:

– “Kalbi imanla dolu olduğu hâlde zorlanan kimse hariç, inandıktan sonra Allah’ı inkâr eden ve böylece göğsünü küfre açanlara Allah’tan gazap iner ve onlar için büyük bir azap vardır.” (Nahl suresi, 106.)

– “İnsanlardan, inanmadıkları hâlde, “Allah’a ve ahiret gününe inandık” diyenler de vardır. Bunlar Allah’ı ve mü’minleri aldatmaya çalışırlar. Oysa sadece kendilerini aldatırlar da farkında değillerdir.”  (Bakara suresi, 8-9.)

Bu ayetlerden yola çıkarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?

A-İmanın hakikati ve özü kalbin tasdikidir.

B-Kişiyi mümin kılan husus, kalben kabul etmektir.

C-Samimi olmadıkça imanın ikrarı yeterli değildir.

D-Kişi baskı altında inkâr etse de, kalben inandıkça mümin sayılır.

E-İmanın esası kalbin tasdiki olsa da, dille söylenmesi gerekir

 

 

ÇÖZÜM: Birinci ayette zor ve baskı altında inkâr edenler mümin sayılmıştır. İkinci ayette ise kalben inanmadığı halde riya olarak inanmış görünenlerin mümin olmadığı belirtilmiştir. Buna göre ilk dört şıkta belirtilen, gerçek mümin olmanın yolu kalben inanmış olmaktır. Ayetlerde dille ikrarı isteyen bir bilgi yoktur. Buna göre doğru cevap E şıkkıdır.

 

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir