İslam’ın Aydınlık Yolu: Hidayet

 11. Sınıf  – 3. Ünite  (Kur’an’da Bazı Kavramlar)

 

Hidayet: Doğru yolu gösterme, doğru, Allah’ın razı olduğu yolda bulunma demektir.

Hak yoluna girme ve sünnete uyma yoluyla kurtuluşa ermeyi ifade eder. Bir Kur’an ayeti şöyledir: “Hidâyet yolunu öğrendikten sonra, peygambere uymayıp mü’minlerin yolundan ayrılanı, saptığı yola sürükleriz ve çok fena olan Cehennem’e sokarız.” (Nisâ suresi, 114.)

Hidayet lütuf ile yol göstermek, rehberlik etmek anlamlarına gelir. Allah’ın hak ile batıl arasında ayırıcı delilleri yaratması, peygamberler, kitaplar göndermesi ile yol göstermesi sonucu; insanın iman esaslarını tasdik, hakkı hak olarak kabul edip ona uymak, batılı batıl olarak kabul edip ondan kaçınmak anlamlarına geliyor.

Kur’an herkes için bir hidayet rehberidir. Ancak aklını, ayetleri tefekkür, mucizeleri düşünme ve peygamberleri tanıma yolunda kullanan insanlar Kur’an’ın bu hidayetinden istifade ederek hidayete erişirler.

Allah akıl, irade vermekle, kitaplar ve peygamberler göndermekle insanları doğru yola hidayet etmektedir. Yani onlara doğru olan yolun hangisi olduğunu, hidayetin nerede olduğunu göstermektedir. İnsan ise kendi iradesiyle bunlardan birisini seçmektedir. Bu seçimi yapan insandır. İyi yolu seçerse, kabul ederse bu durumda o kişi için “hidayete eren kişi” deniliyor. Kötü yolu seçerse de onun için “dalalete düşen kimse” ifadesi kullanılıyor. Ancak insandaki hidayeti kabul etme gücünü ya da dalalete düşme gücünü, o yollarda yürüme gücünü yaratan ise Allah’tır.

Diğer bir anlamı; Cenâb-ı Hakk’ın insanın kalbinden her sıkıntı ve darlığı çıkarıp yerine rahatlık ve genişlik vermesi, kendi emir ve yasaklarına uymada tam bir kolaylık sağlamasıdır.

Ünite Bilgilendirme

·                “Şüphesiz, inanıp yararlı işler yapanlara gelince, onlar için içlerinde ebedî kalacakları Firdevs cennetleri bir konaktır. Oradan ayrılmak istemezler. De ki: “Rabbimin sözlerini yazmak için denizler mürekkep olsa ve bir o kadar da ilave etsek (denizlere deniz katsak); Rabbimin sözleri tükenmeden önce denizler tükenirdi.” De ki: “Ben de ancak sizin gibi bir insanım. (Ne var ki) bana, ‘Sizin ilâh’ınız ancak bir tek ilâhtır” diye vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa yararlı bir iş yapsın ve Rabbine ibadette kimseyi ortak koşmasın.” (Kehf suresi, 107-110.)

SAYFA TESTİ:

Elbette Allah dilediğini yapmakta özgürdür ve ondan bunun hesabını da kimse soramaz. Ancak dünyayı bir imtihan ve hikmet yeri olarak yaratan Allah, hidayeti de dalaleti de insanın iradesine bağlamıştır. Cenab-ı Hak, iradesini kötü yolda kullanan ve iradesiyle küfrü, şirki, zulmü ve fıskı seçen insanları hidayete erdirmiyor. İradesiyle imanı, İslam’ı, hakkı seçen insanları hidayete erdiriyor. Yani onların kendi iradeleriyle seçtiği hidayet ve dalalet yolunda gidecek güçlerini, kuvvetlerini yaratıyor.

Parçaya göre “Allah’ın dilediğini hidayete erdirmesini” nasıl anlamalıyız?

A)        Allah kimi dilerse onu hidayete ulaştırır.

B)         Allah, iradesini doğru yolda kullananları hidayete erdirir.

C)         Hidayet konusunda insan iradesi devre dışıdır.

D)        Hidayet, insanın iradesi dışında Allah’ın bir lütfudur.

E)         Hidayet yalnızca insanların iradesiyle ulaşılabilen bir sonuçtur.

 

 

 

ÇÖZÜM: Parçada Allah “İradesiyle imanı, İslam’ı, hakkı seçen insanları hidayete erdiriyor” ifadesi için B seçeneği doğrudur.

 

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir