Din ve Sosyal Adalet

 10. Sınıf  – 3. Ünite  (Din ve Hayat)

 

İslam dininde insanlar arası ilişkileri tanzim etmede en fazla üzerinde durulan ilke “Adalettir”.

İnsan haklarına saygı göstermek, herkese hak ettiği karşılığı vermek gibi anlamlara gelen adalet; ahlaki ve hukuki bir değerdir.

Sosyal adalet; imkânların dağılımındaki dengesizliklerin giderilmesi, imtiyazların ortadan kaldırılmasını öngören adalet merkezli bir ilkedir. Sosyal adalet; toplumun bütününde hayat standardı, gelir dağılımı ve fırsat eşitliği gibi konuları dikkate alan denge durumudur. Siyasi ve sosyal alanda zayıf olanları korumayı esas alır.

  • İslam’ın cimrilik, israf, rüşvet, faiz ve ihtikarcılık gibi tutumları yasaklaması;
  • İslam’ın hak, adalet ve eşitlik ilkeleri;
  • İslam’ın sosyal dayanışma ve yardımlaşmaya teşviki ve zekâtı emretmesi;
  • İslam’ın adil gelir dağılımı, fırsat eşitliği, çalışanların haklarının korunması konusundaki ilkeleri; Sosyal adalete hizmet etmektedir.

İslam’ın adalet ilkesi, imtiyazlara izin vermemesi, adil gelir dağılımını teşvik etmesi ve zekât gibi yardımlaşma kurumları sosyal adalete hizmet eder.

Sosyal adaleti gerçekleştirmek devletin görevidir. Toplumsal hayatta adalet ilkesine uygun hareket ederek; hak ve özgürlükleri eşit olarak dağıtır, adil gelir dağılımı ve fırsat eşitliği sağlar, sosyal dayanışma ve yardımlaşmaya önem verir.

İslam inancına göre, insanlar arası ilişkileri tanzim etmede en çok üzerinde durulan kavram, hiç şüphesiz “adâlet” kavramıdır. Bu nedenle adâlet, İslam medeniyetinde toplumsal hayatın esası ve mülkün temeli sayılmıştır. Hiç şüphesiz haksızlıkların, zulmün ve yoksulluğun mevcut olduğu bir ortamda adâlet ilkesinden bahsetmek imkânsızdır. Dolayısıyla toplumsal hayatta bu denli gerekli olan adâletin tesisi de, bir yönüyle sosyal dayanışma ve yardımlaşmanın gerçekleştirilmesiyle mümkündür.

İslam kültürünün, insanlar arası ilişkileri tanzim etmede “adâlet” ilkesine özel bir önem verdiği ve toplumsal hayatta sosyal barışın sağlanabilmesi için bu ilkesinin mutlaka hâkim kılınması gerektiğine vurgu yapmaktadır. Toplumda adâletin tesis edilebilmesi için de gücü, sermayeyi ve sosyal imkânları elinde bulunduran insanların, bunları özverili bir şekilde başkalarıyla “paylaşmaları” bir zorunluluktur. Bu yaklaşım tarzı, İslam inancının öngördüğü dindarlık anlayışının bir gereğidir.

Sosyal dayanışma ve adaleti canlandıran en önemli müesseselerden biri zekâttır. Zekât yılda bir defa hesaplanır ve kazanılan malı temizlemek gayesiyle ödenir. Bunun yanında sadaka ve fitre gibi infak yolları da sosyal adalete hizmet eden yardımlaşmalardır.

Ünite Bilgilendirme

           “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz. Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır. Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap vardır.” (Al-i imran suresi, 103-105.

SAYFA TESTİ:

Bir toplumda;

–          Birlik, beraberlik ve kardeşlik duyguları güçlüyse,

–          Toplum fertleri arasında gelir dağılımı farkı azsa,

–          Fakirler, güçsüzler ve özürlüler destekleniyorsa,

–          Hak ve özgürlükler eşit olarak dağıtılıyorsa,

Bu toplum için aşağıdakilerden hangisi kesinlikle söylenebilir?

A)    Eğitime önem verilmektedir.

B)    Bağlayıcı kanunları vardır.

C)    Caydırıcı cezalar vardır.

D)    Sosyal adalet ilkesine uyulmaktadır.

E)     Ekonomisi güçlü ve milli geliri yüksektir.

 

 

 

ÇÖZÜM: Toplum fertleri arasında gelir dağılımı farkının azlığı, fakir ve güçsüzlerin desteklenmesi, hak ve özgürlüklerin eşit olarak dağıtılması; o toplumda kesin olarak Sosyal adalet ilkesinin uygulandığını gösterir.  Bağlayıcı ve caydırıcı kanunlar her zaman maddelerdeki sonuçları vermez. Milli gelirin yüksek olması, sosyal adaletin göstergesi değildir. Gelir dengesizliği de bulunabilir. Buna göre doğru cevap D şıkkıdır.

 

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir