İslam Ahlakında Yerilen Bazı Davranışlar

 10. Sınıf  – 4. Ünite  (Ahlaki Tutum ve Davranışlar)

 

Yalan ve İftira

Yalan (kizb) doğruluğun zıddı olup; bir konuda gerçeğe aykırı haber ve bilgi vermektir. Gıybet, iftira ve riya davranışları da içine alır. Yalan aldatma, hak ihlali ve zulme yol açan bir davranıştır.

Yalan büyük günahlardan sayılmıştır. Bu konuda bir Kur’an ayeti şöyledir: “Yalan sözden sakınınız. Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin.” (Hac suresi, 30.) Yalanın temeli münafıklık sayılmış ve münafıklık özelliklerin biri olarak zikredilmiştir.

İftira: Bile bile bir kişi hakkında yalan söylemek, onun hakkında yersiz ithamda bulunmaktır. İftira da yalanın bir çeşididir. Farkı, başkaları hakkında söylenen bir yalan olmasıdır. Kişinin yapmadıklarını söylemek, onlar hakkında olmayan isnatlarda bulunmak dinimizde büyük günahlardandır.

Mahremiyetin ihlali (tecessüs)

Mahremiyet, kişilerin özel yaşamı demektir. Dinimiz özel yaşamın gizliliğini bir hak olarak saymış, dokunulmamasını emretmiştir.

Tecessüs; özel yaşamı ihlal etmek, kişinin izni olmadan özel yaşamını izlemek, kusur araştırmak demektir. İzinsiz eve girmek, özel eşya ve bilgileri görmek gibi. Bu davranış Kur’an şöyle yasaklanmıştır: “Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın…” (Hucurat suresi, 12.)

Peygamber Efendimiz de (s.a.v.) bu konuda şöyle buyurmuştur: “Ey dili ile inanıp kalbine iman girmeyenler! Müslümanlara eziyet etmeyiniz ve onların gizli taraflarını araştırmayınız. Allah, Müslüman kardeşinin gizli tarafını araştıranın gizlilerini araştırır. Allah kimin gizli tarafını araştırırsa,  evinin içinde bile olsa onu herkese karşı mahcup eder.”

Gıybet ve Suizan

Gıybet; kişilerin aleyhinde onların hoşlanmayacağı, küçültücü, değersizleştirici ve incitici sözler söylemektir. Gıybetin sebebi; başkalarına duyulan nefret, kin ve kıskançlık gibi kötü tutumlardır. İslam’da kesin olarak yasaklanan davranışlardan biridir.

İslam, gıybet etmeyi yasaklamış; bu çirkin fiili, kişinin ölü kardeşinin etini yemesine benzetmiştir: “Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın…” (Hucurat suresi, 12.)

Koğuculuk,  bir kimseye, onun hakkında söylenen bir sözü ya da ona karşı yapılmış olan bir işi ulaştırmak, laf taşımaktır. Aynı zamanda bozgunculuk amacıyla insanlar arasında dedikodu yapmaktır. İslam ahlakında nemîme olarak bilinen koğuculuk, halk arasında gammazlık olarak ifade edilir.

Suizan; bir kişi hakkında doğru bilgi ve delile dayanmadan yapılan olumsuz yorum ve görüşlere denir. Bu durumda suizan gıybet ve iftiranın bir sebebi haline gelir. Bilgisiz ve delilsiz her söz yalan ya da iftira barındırır. Kıskançlık ve bencillikten kaynaklanır. Kur’an’da açık olarak yasaklanmıştır: “… Zannın çoğundan sakının, çünkü zannın bir kısmı günahtır.” (Hucurat suresi, 11.)

Suizanın zıddı, “hüsnüzan”dır. Hüsnüzan; iyi-güzel zan, bir kimse veya bir olayın iyiliği hakkında vicdani kanaat demektir. İslam’da hüsnüzan ile muamele esastır.

Haset

Bir kişiyi sahip olduğu şeylerden dolayı kıskanmak ve çekememezlik, onda bulunmasını istememektir. Kaynağı kin, bencillik ve açgözlülüktür. Haset aynı zamanda zarar vermeye yol açan bir tutumdur. İslam’da yasaklanan kötü davranışların başında gelir.

Peygamberimiz hasedi dini kazıyıcı ve amelleri yok edici olarak vasf etmiştir: “Size ümem-i kadime hastalığı sirayet etti: Bu, haset ve buğzdur. Bu, kazıyıcıdır. Bilesiniz; kazıyıcı derken saçı kazır demiyorum. O, dini kazıyıcıdır…”, buyurmuştur. Başka bir hadis de şöyledir: “Birbirinize haset etmeyiniz. Birbirinizin aleyhinde fiyatları kızıştırarak necş yapmayınız (aldatmayınız). Birbirinize buğz etmeyiniz. Birbirinize sırt çevirip, dargın durmayınız…”

Haset “gıpta” ile karıştırılmamalıdır. Gıpta özenme be benzemeye çalışmadır. Gıptada kötü niyet yoktur.

Hile

Başkalarını aldatmak ve onlara zarar vermek üzere yalan ve tuzak kurma davranışıdır. Dolandırıcılık olarak ifade edilir. Bir kazanç elde etmek için yapılan aldatmaya yönelik işlerdir. Hile ve dolandırıcılık yoluyla elde edilen kazanç, helal olmayıp aynı zamanda kul hakkı sayılmaktadır.

Hile yapmak İslam dininin yasakladığı davranışlardandır. Müminin temel vasfı aldatmamak olarak ifade edilmiştir. Peygamberimiz, “Allah bir kimseyi başkalarının üzerine çoban (idareci) yapmış, o da idaresi altındakilere hile yapmış olarak ölmüşse Allah ona cennetini kesinlikle haram eder”, buyurmuştur. ((Buhari, Ahkam, 8.)

Peygamber Efendimiz (s.a.v); “Mümin saftır, kerimdir. Fâcir, hilekârdır, leimdir (alçaktır)”, buyurmaktadır. Dolayısıyla mümin için esas olan iyi niyet ve dürüstlüktür. Mümin kimse asla bir başkasına hile, desise düşünmez, saf ve iyi duygular içerisinde hareket eder.

Kur’an-ı Kerim’de, ticaret esnasında hile yapanlar kınanmış ve onların durumu şu şekilde anlatılmıştır:  “Ölçüde ve tartıda hile yapanların vay haline! Onlar insanlardan (bir şey) ölçüp aldıkları zaman tam ölçerler. Fakat kendileri onlara bir şey ölçüp yahut tartıp verdikleri zaman eksik ölçüp tartarlar. Onlar, büyük bir gün; insanların, âlemlerin Rabb’inin huzurunda duracakları gün için diriltileceklerini sanmıyorlar mı?” (Mutaffifin suresi, 1-6.)

İsraf

Bir işte ve davranışta normal olan sınırı aşmak, aşırı davranmak demektir. İhtiyaçtan fazla tüketmek, savurganlık yapmayı ifade eder. İslam dini her türlü rızıktan istifade ederken aşırılığa kaçmamayı emretmiştir. “Yiyin için, fakat israf etmeyin” (Araf suresi, 31.) İsraf mal ve rızıkların dışında geniş bir alanı içine alarak, her durumda aşırılığı ifade eder. Dinimiz her türlü davranış ve harcamalarda orta yolu tavsiye etmiştir. Cimrilik ve israfın dengesi cömertliktir.

İsrafın Kur’an’da zikredilen bir diğer anlamı, Allah’ın koyduğu haddi (sınırı) ve ölçüyü aşmaktır. Allah’ın ölçülerini aşmak israfın bir çeşididir. “Yeryüzünde ıslaha çalışmayıp, fesat çıkaran müsriflerin (haddi aşanların) emrine itaat etmeyin.” (Şuara suresi, 152.)

Ünite Bilgilendirme

·                Dinimizin yerdiği davranışlara bakıldığında, bireysel ve toplumsal zararları bulunduğu görülecektir. İslam ahlakının amaçlarından biri de; zararlı davranışları ortadan kaldırmaktır.

·                İslam dini doğruluğa büyük önem verir. İnsan ilişkilerinin sevgi, doğruluk ve güvene dayanmasını ister. “Yalanı ancak Allah’a inanmayanlar uydurur.” (Nahl suresi, 105.)

·                Suizan bir çeşit yalan sayılmıştır: “Sakın zanna yer vermeyin. Zira zan, sözlerin en yalanıdır.” (Buhari, Nikâh, 45.)

SAYFA TESTİ:

İnsanın doğuştan sahip olduğu haklardan biri de özel yaşamın gizliliği hakkıdır. Ne yazık ki günümüzde en az saygı duyulan haklardan bir haline gelmiştir. Birçokları için, başkalarının hata ve kusurlarını araştırmak, zayıf yanlarını bulmak, izin almaksızın özel eşyalarını karıştırmak, konuşmalarına gizlice kulak kabartmak normal kabul edilmektedir. Mağduriyetlerin kaynağı olan bu tutumdan vazgeçirmek için farkındalık uyandırmaya ihtiyaç vardır.

Parçada aşağıdaki davranışların hangisi eleştiri konusu yapılmıştır?

A)        Haset

B)         Hile

C)         Suizan

D)        Mahremiyetleri ihlal

E)         Gıybet

 

 

 

ÇÖZÜM: Parçada “ne yazık ki” özel yaşamın gizliliği hakkı en az saygı duyulan haktır denmektedir. Devamında bu tür tutumların mağduriyetler doğurduğu belirtilmiştir. Buna göre doğru cevap D şıkkıdır.

 

SAYFA TESTİ:

 I.     “Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma.” (İsra suresi, 26.)

 II.     “Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın.” (İsra suresi, 29.)

 III.     “Yeryüzünde ıslaha çalışmayıp fesat çıkaran haddi aşmışların (müsriflerin) emrine itaat etmeyin.” (Şuara suresi, 152.)

 IV.     “Ey Âdemoğulları! Her mescitte ziynetinizi takının (güzel ve temiz giyinin). Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.” (Araf suresi, 31.)

 V.     “Asmalı ve asmasız bahçeleri, hurmaları ve tadları farklı ekinleri, zeytinleri ve narları -birbirine benzer ve benzeşmez- yaratan O’dur. Ürün verdiğinde ürününden yiyin ve hasad günü hakkını verin; israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.” (En’am Suresi, 141.)

Yukarıdaki ayetlerin hangisinde israf kavramı “Allah’ın ölçülerini aşmak” anlamında kullanılmıştır?

A)        I

B)        II

C)        III

D)        IV

E)        V

 

 

 

ÇÖZÜM: Üçüncü maddedeki ayette, yeryüzünde fesat çıkararak haddi aşanlar da müsrif yani israfa girenler olarak nitelendirilmiştir. Diğer ayetlerde ise israf, nimetlerin savurganlığı anlamında kullanılmıştır. Doğru cevap C şıkkıdır.

 

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir